Bizi arayın.
İhtiyari dava arkadaşlığı bulunan bir mahkeme dosyasında verilen kararın ilamlı icraya konu edilirken ayrı ayrı mı yoksa tek bir icra dosyası üzerinden mi takip edileceği konusu sorun teşkil etmektedir.
Bu konuya değinmeden hemen önce ihtiyari dava arkadaşlığının yasal düzenlemesinden bahsetmekte fayda bulunmaktadır.
İhtiyari Dava Arkadaşlığı İle İlgili Yasal Düzenleme
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 57’nci maddesinde hangi durumlarda birlikte dava açılacağı belirtilmiştir. Buna göre;
- Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
- a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
- b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
- c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.
Yine aynı Kanunun 58’inci maddesinde ise ihtiyari dava arkadaşlarının hukuki durumundan bahsedilmiştir. Buna göre;
- İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.
Mahkeme Kararı Ayrı Ayrı İlamlı İcra Takibine Konulabilir Mi?
İhtiyari dava arkadaşlığı ile ilgili yasal düzenlemeden bahsettikten sonra bu yasal düzenleme çerçevesinde mahkeme tarafından verilen kararın ayrı ayrı ilamlı icra takibine konu edilip edilemeyeceğini değerlendirebiliriz.
Bu değerlendirme sırasında öncelikle usul ekonomisi ilkesine değinmemiz gerekmektedir.
Usul Ekonomisi İlkesi
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 30’uncu maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiştir. Buna göre;
- Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
Usul ekonomisi ilkesi anayasal dayanağı olan bir ilkedir. Bu husus 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141’inci maddesinin (4) numaralı fıkrasında şu şekilde ifade edilmiştir:
- Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.
Usul ekonomisi ilkesi yasalarda öngörülen düzenleme çerçevesinde yargılamanın kolaylaştırılmasını, yargılamada öngörülen olağan zaman süresinin aşılmamasını ve gereksiz gider yapılmamasını amaçlar ve bunu hâkime bir görev olarak yükler. Bu bağlamda, basitlik, hızlılık ve ucuzluk usul ekonomisini oluşturan unsurlar olarak ortaya çıkar.
Yargıtay Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/319 E. 2022/924 K.
Takibe dayanak ilamda ihtiyarî dava arkadaşlığı söz konusu olup, her bir davacı için ayrı ayrı alacak kalemlerine hükmedilmiştir. İhtiyarî dava arkadaşlığı hâllerinde zaman, emek ve masraftan tasarruf sağlayacağı, tahkikat ve yargılamayı kolaylaştıracağından mahkemece davaların birleştirilerek görülmesi HMK’nın 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesinin gereğidir. Ancak İİK, HMK’ya göre özel kanun olup, HMK takip hukukunda İİK’da açıkça gönderme olduğunda ya da işin niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanır.
İhtiyarî takip arkadaşlığında alacaklı sayısı kadar takip bulunduğundan, ilamda ihtiyarî dava arkadaşları için ayrı ayrı hükmedilen alacak kalemlerinin birlikte takibe konulması hâlinde haciz ve ödenen paraların paylaştırılmasında sorunlara yol açacağından, takibin daha az masrafla ve daha kısa sürede sonuçlandıracağı düşünülemez.
Bu nedenle ilamda her bir davacı için hükmedilen alacak kalemlerinin birleştirilerek takibe konu edilmesi icra usul ekonomisine aykırıdır.
Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2016 tarihli ve 2014/8-611 E., 2016/492 K. sayılı kararında da alacaklı vekili tarafından aynı ilama dayanılarak lehe hükmedilen asıl alacak ve vekâlet ücreti ile yargılama gideri alacağı olarak iki ayrı takip başlatılmasının, sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilerek hakkın kötüye kullanılması olduğu ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağı, ilamın bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının dürüstlük kuralına uymayacağı benimsenmiş olup, aynı davacı hakkında hükmedilen alacak kalemlerinin bölünerek ayrı ayrı takibe konu edilmesi engellenmiştir.
Somut olayda ise aynı ilamda birden çok ihtiyarî dava arkadaşı hakkında ayrı ayrı hükmedilen alacak kalemlerinin, her bir davacı yönünden borçluya karşı ayrı ayrı takibe konulması usul ekonomisine uygun olup, hesaplanacak icra vekâlet ücretinde bir farklılık olmayacağından belirtilen Hukuk Genel Kurulu kararı somut olay ile örtüşmemektedir.
Hâl böyle olunca; mahkemenin direnme kararı açıklanan nedenlerle yerinde olup, onanması gerekmiştir.
Konu ile ilgili daha fazla bilgi almak için İletişim sayfamız üzerinden bizlere ulaşabilirsiniz.